Olivia Madden
Mesaj Sayısı : 1 Points : 3 Kayıt tarihi : 30/06/10
Kişi sayfası Güç Seviyesi: (80/100)
| Konu: olivia Çarş. Haz. 30, 2010 6:13 pm | |
| Hayat ve ölüm, aşk ve mantık, kazanmak ya da kaybetmek … Aslında tüm yaşamımız onlarca ince çizgi içinde sürekli değişen safların, bitirilen ve dönülen yolların nihayetinde hangi tarafta olduğumuzu gösteren yüzlerce seçimin oluşturduğu tek bir öyküden ibaret.Ama ne yazık ki bu seçimler ve vazgeçişlerle dolu karmaşık yolların içinde kaybolmayanlar ve kaderin kutsadıkları haricinde kaderin oyunları ‘diğerleri’ için çok daha farklı tecelli eder.İnkar etmemek gerekir ki tüm yollar kapandığında bazen bizlerin bile yapabileceği hiçbir şey kalmaz.İnandığın şeylere dair ne varsa her şeyi yok eden bir rüzgar, hiç tanımadığın bir bedene,hiç tatmadığın bir duygunun içine sürükleyiverir seni.İşte o zaman bazen tek bir kelime söylemek tek bir karar verebilmek bile yapılabilecek en zor şey olur.Fakat gerçekte şudur ki biz ve onlar arasındaki o keskin çizgi o zaman derinleşir.Onların tüm yaptıkları tek bedbahtın kendileri olduğunu sanmaktır.Hayatlarında tamamını belirleyen o hatalar zincirinin ilk halkasını belki de savaşmaktan vazgeçerek oluştururlar..Duygularının esiri olanlar sonsuza dek acizliğin mümessili ve her daim ‘diğerleri’ olarak kalmaya mahkumdurlar.Fakat seçilmiş olmak ne yazık ki her zaman her şeyi doğru yapmanızı sağlamaz.İşte bu yüzden merhamet ve acizlik arasındaki o ince çizgiyi bilebilme erdemi pek az kişide bulunur.Beni zalim addedenlerin bilmediği gerçek ise kalbim ve beynim arasındaki tüm tereddütleri yaşamaktansa ne aşk ne öfke ne de merhametin hayatımda olmamasını yeğlememdir. Bunun için buraya her gelişimde, cam salondan her yürüyüşümde ve bundan sonraki hayatlarının tüm hükmü ellerimde olan insanların yüzüne bakarken tüm bunları birer birer düşünüp içimdeki her tereddütü her seferinde tekrar yok ediyorum.Hayır yanılmadım, yanılmıyorum, biliyorum… Eski ahşap kapıyı açtığımda mahkeme salonu her zamanki ihtişamıyla beni bekliyordu. Topuklarımın sesi uğultuyla doldurduğunda mermer duvarları, bıçak kadar keskin kesilen solukların sesleri her zamankinden daha muhteşem,daha güçlü hissettirdi.Ağır ağır yürürken makamıma, incecik bir fısıltı yayıldı dudaklara : İşte geliyor, evet, evet bu o işte, gerçekten o mu ?... Eski taşlar üstünde attığım her adım önünden geçtiğim her suret büyüyen göz bebekleriyle o tanıdık duyguyla boyanıyordu. Evet belki onlar korkuyu buradan başka hiçbir yerde daha gerçek hissedemezlerdi ama korkulmayan birine saygı da duyulamazdı.Kısa merdivenleri yavaşça çıkarak yerimi aldım.Bu salonda yüzlerce kişinin önünde burada olmak bile aramızdaki farkı açıkça göstermeye yetiyordu.Salonun arka kapısı gıcırtıyla açıldı. Başı önde meçhul kaderine doğru yürüyen bu adamı diğer onlarcası gibi tanımıyordum elbette.Ama benim işim buydu ve şüphesiz bir insanın başına gelebilecek en kötü şey önümde bu kürsüde oturuyor olmaktı ki o da burada olduğuna göre bu aynı zamanda başına gelebilecek son şey olacaktı.Fakat bana bu konuda kızamazlardı. Ben onlara zayıflık ve yenilgilerle dolu bir hayattansa eli kanlı adalet savunucusunun elinden onurlu bir ölüm bahşediyordum. Sebebini bilmediğim bir sıkıntıyla kafamı kaldırdım -Evet sen,… Birden söylenebilecek her şeyin, tüm kelimelerin tükendiğini hissettim. Orada o an gözlerim onunkilerle kesiştiği zaman, her şeye sahipken, hepsini birer birer saniyeler içinde yitirişimi kimseler göremedi.Kader üstüne kurduğum onlarca söz, onlarca tez hiçbiri burada bana oynadığı oyuna kafi gelemezdi. Karşımda dimdik duran adama baktım. Hayır bu gözler yabancı değildi. O her gün buraya oturan onlarca zavallıdan biri değildi. Bu oydu. Bana hem sadakati hem ihaneti, hem varlığı hem yokluğu, hem aşkı hem acıyı öğreten adamdı. O belkide orada hayatının son anlarını yaşamış onlarca masumun tek maktülüydü. O burada verdiğim her kararda içimi kemiren tüm tereddütlerin tek nedeni beni katil addedenleri haklı yapan gerekçeydi. Tek bir bakış, tek bir an. Kendimi kandırmaya çalıştığım tüm yalanlara rağmen hayatımı ne koca bir yalanın üstüne kurduğumu anlatmaya yettide arttı. Gözümden süzülen iki damla o gün oradaki tek zavallının ben olduğumun en büyük kanıtıydı… | |
|
Audrina Rosie Crystal Admin|Karanlık Kız|Su|V.Sınıf Çaylak|Şarkıcı&Oyuncu
Mesaj Sayısı : 216 Points : 37871 Kayıt tarihi : 05/03/10 Yaş : 29 Nerden : Tulsa/Gece Evi İş/Hobiler : Rpg. Lakap : Aud, Rose, Crysty, sen ne dersen.. ^^
Kişi sayfası Güç Seviyesi: (100/100)
| Konu: Geri: olivia Çarş. Haz. 30, 2010 7:30 pm | |
| Akıcılık-18 Renklendirme-12 İmla Kuralları-15 Uzunluk-10 Betimleme-8 Kurgu-17 +_________________ 80
Rp'nizi beğendim. Betimlemede dış betimleme eksikliği vardı. Renklendirmede de "Eski ahşap kapıyı açtığım" Kelimesini niye renklendirdiğinizi anlamadım. Uzunluk yeterli değildi. İmlada hiç sorun yoktu.
İyi Rp'ler! En kısa sürede başvurularınızı yapın.
Konu kilit!
| |
|